Sosyal Medya

Makale

Açık Toplum…

Ä°slam, Müslümanların birlikte yaÅŸadıkları bir zemini ‘açık’ olarak tanımlamaktadır. Herhangi bir kandırmaca ve aldatmanın yasak kılındığı bir zemindir bu… ‘Aldatan bizden deÄŸildir’, ‘Kendisi için istediÄŸini Müslüman kardeÅŸi için de istemeyen kiÅŸi mümin olamaz’, ‘Bir kiÅŸiye/topluluÄŸa olan kininiz ve nefretiniz sizi adaletten alıkoymasın’ vesaire gibi onlarca haber bulabiliriz. Özellikle ‘koruma’ya dönük haberleri de hesaba kattığımızda açıklığımızın alanını da belirlemiÅŸ oluruz. Marufu emretmekte ve yapmakta açık olmak, günahı ise çoÄŸaltmamak adına meÅŸru zeminde engellemeyi, engelleme imkanı olmadığında ise saklı tutmayı ilke edinen Müslümanlar, böylece neyi açık ve neyi gizli yapmaları konusunda bir açıklık sahibi olurlar.

Modern dünya ise iyilik, güzellik ve maruf olanı saklı tutmayı/yapmayı önerir. Çünkü batıya göre onlar kul ile Allah arasında olmalı, ama iÅŸ günah, fısk, fahÅŸa ve münkere gelince açıktan yapmaya baskı uygular buna da ‘kime ne, yapıyorsam ben yapıyorum ve onun günahı da bana, yanacaksam ben yanarım’ yargısı ile meÅŸrulaÅŸtırır. O yüzden modern toplumda iyilik gizli kötülük ise açıktan yapılabilir. Çünkü amaç kötülüÄŸü yaygınlaÅŸtırmak iyiliÄŸi çoÄŸaltmak deÄŸil! Bu durum, din ve dinin emrettikleri ile taban tabana zıt bir düÅŸüncenin toplumsallaÅŸması ve bu toplumsallaÅŸmayı saÄŸlayacak bütün zeminlere sirayet etmesi ile iliÅŸkilidir. Açık toplum dedikleri hikâyenin özü ise tam olarak bir aldatmaca ve kandırmaca ilkesi üzerinden temellendirilir. Çünkü her toplumsal aktöre ve kesime biçilen bir ‘rol’ vardır ve her aktör ve kesim bu role uygun davranmakla yükümlüdür. Aksi durumda cezalandırılır.

Gündelik hayat üzerine biraz düÅŸünmeye baÅŸladığımızda bu açıklık kazanacaktır. Åžöyle bir otuz- kırk yıl geriye gittiÄŸimizde dedelerimiz ve nenelerimizin hangi hayatı yaÅŸadıkları üzerine bir idrak oluÅŸturabilir ve bugünkü yaÅŸamdan farklarını algılayabilirsek mesele vuzuha kavuÅŸur. Sade bir karşılaÅŸtırma, eskiler ‘Büyük Aile’yi muhafaza etmeyi bir karakteristik özellik olarak koruyorlardı ve ‘her ayrılığı bir ölüm’ olarak betimliyorlardı. Bugün ise ‘her bölünme özgürleÅŸme’ ve ‘aile ile birlikte kalma ise ölüm’ olarak tesmiye ediliyor. Ä°stesek de istemesek de artık oÄŸlan ve kızlarımız evde kalma yerine kendi evleri olmasını tercih ediyorlar. Bu durumun bazı tabii sonuçları var tabii; yalnızlıktan dem vurma; bir marifet addedercesine, çocuÄŸun içe kapanıklığını ortadan kaldırmak için bir sürü sıkıntıya göÄŸüs germe, can sıkıntısını giderme konusunda sapkın yollara ya da yöntemlere yönelmekten kendilerini alıkoyamama gibi... Hâlbuki büyük aile, paylaÅŸmayı ve açıklığı makulleÅŸtirir. Böylece kimse gizli iÅŸ çeviremez ve bu birçok kötülüÄŸü ortadan kaldırmasa bile azaltma konusunda önemli bir etken olur. Aslında ‘Büyük Aile’ sorun oluÅŸturma yerine çözüme katkı sunma konusunda ciddi bir zemin oluÅŸturduÄŸu inkâr edilemez bir gerçekliÄŸe sahiptir.

Ä°slam’ın öngördüÄŸü açıklık, iliÅŸkiler ve iliÅŸkilerin zemini üzerinedir. Müslüman bir baÅŸka Müslüman ile iliÅŸkisinde açık olmak zorundadır. Ä°badette bu -öyle güzel tanımlanmıştır ki- ilke olarak beliriyor; kiÅŸi, farzları, herkes tarafından yapılması zorunlu olan kulluk eylemi olduÄŸu için açıktan eda edebilir ama nafile söz konusu olduÄŸunda gösteriye/riyaya dönüÅŸtürmeme adına gizli ya da yalnız başına kılabilir ve bu durum övülmüÅŸtür. Ama bir ÅŸartla o da gösteriye dönüÅŸmemesi için bir çaba ve gayret içinde olmakladır. Kız alırken, verirken, bir ÅŸey satarken, satın alırken, bir ortaklık yaparken toplumsal düzeyde bir ÅŸahitlik oluÅŸturularak yapılabilecek yanlış peÅŸinen engellenecek bir zemin inÅŸa edilir. Öyle ya herkesin bildiÄŸi bir ÅŸey konusunda insanları aldatmak ya da kandırma giriÅŸiminde bulunmak anlamsız olur. Ä°ÅŸte böylece Ä°slam niyete yaptığı önemli vurgu ile bu açık olmayı samimiyet ile tamamlayarak toplumsallaÅŸma konusunda önemli bir eÅŸiÄŸi göstermiÅŸ olur. Artık insanlar güven ve sadakat içinde birbirleri ile iliÅŸki kurarlar ve bir yanlış olduÄŸunda veya ortaya çıktığında bu açıklık sayesinde yanlış yapan apaçık bir ÅŸekilde ortaya çıkacağı için de kaçamak yapma imkanı ya da yanlışı yapanı koruyacak bir mekanizmayı devre dışı tutmayı garanti altına almış olur.

Peygamber ve arkadaÅŸları ne yaparlarsa yapsınlar bir emri yerine getiriyorlarsa bunu açıktan yaparlardı. Böylece gizli iÅŸ çevirmeyi ayıpladıkları gibi kötülerlerdi de… Ümmetin tümünü ilgilendiren bir konuda bunu ümmetin görüÅŸüne sunarlar ve çoÄŸunluÄŸun seçimine saygı gösterirlerdi. ÇoÄŸunluÄŸun önemini kabul ederlerdi. O yüzden bir istiÅŸare yapıldığında sizin görüÅŸlerinizin dışında bir karar alınsa bile ona uymakla yükümlüsünüz, çünkü bu sizin bir toplum ama organik bir toplum olduÄŸunuzun teminatıdır da… Demek ki siyasi, toplumsal ve eÄŸitsel iliÅŸkilerde açıklık önemlidir. Her kes/kesim bu iliÅŸkilere yönelik iradesini beyan edecektir ve hangi görüÅŸ çoÄŸunluk tarafından kabul edilmiÅŸse uygulamaya geçirilecektir. Bir ÅŸartla ki -zaten Ä°slam bunu yasaklamıştır da- bu irade oluÅŸturulurken asla bir aldatma ve kandırmaca olmayacaktır. Yani bir gösteriye kurban edilmeyecektir. Her türlü aldatmanın, kandırmanın yasaklandığı ve ahlaken kınandığı yegâne din Ä°slam’dır. Çünkü Ä°slam, fıtratın ve insanlık tarihi boyunca Allah’ın gönderdiÄŸi vahye muhatap olanların sürekli baÄŸlı oldukları dinin adıdır. Ve korunmayı ya da yenilemeyi süreklileÅŸtiren yegâne dindir de…

Sanıldığı gibi Ä°slam asla bir kapalı toplumu inÅŸa etmez ve buna cevaz da vermez! Kapalı toplumlarda her türlü zulüm ve günah ortalık yerde yapılarak kötülük ve günah çoÄŸaltılırken güçlü olanın boyunduruÄŸunun kalıcı olmasının zemini saÄŸlamlaÅŸtırılır. Bu sisteme karşı gelenler ise ya öldürülür ya da enterne edilir, yani hapsedilir. Hâlbuki Ä°slam, bir toplum oluÅŸturduÄŸunda bu iliÅŸkilerde açıklık ve niyette samimiyeti öne çıkartarak iyilik üzere bir dayanışmayı ve paylaÅŸmayı ilkeselleÅŸtirir. Günahı ise yapanla sınırlı tutarak onun tövbe edebilmesinin ÅŸartlarını oluÅŸturur.

Batılı müsteÅŸriklerin bühtanlarını doÄŸru kabul eden aklı yetmezlerin bu meseleyi anlaması beklenemez ama salim akılla düÅŸünen ve nebevi uygulamayı okuyup düÅŸünen insanlar meselenin müsteÅŸriklerin söylediÄŸi gibi olmadığını anlar. Böylece iÅŸin aslının ne olduÄŸu konusunda düÅŸünmeye baÅŸlar ki bu ilk adım olması açısından önemli bir eÅŸiktir. Çünkü bu ilk adım olmadan diÄŸer adımlar gelmeyecektir. Sonra adalet, hakkaniyet, samimiyet, fedakârlık ve feragat etmenin neye tekabül ettiÄŸini ve bunun toplumsal yansımalarının neye isabet edeceÄŸini kavrayabilir. Ä°ÅŸte Müslüman bu toplumsal yapıyı hayata geçirmekle yükümlü olan kiÅŸidir. Hayatını Müslüman’ca bir yaÅŸama adar. Ve bütün gücünü Ä°slam’ın temel ilkelerinin toplumsallaÅŸması için harcar. Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.